Çocuk Muayene

Anne karnında göz gelişimi, prematüre retinopatisi ve çocuk göz sağlığı

Anne karnındaki yaşam sırasında en son gelişen duyu sistemi görmedir. Gebeliğin 25. Haftasından itibaren ise giderek artan bir şekilde ışık gibi görsel uyaranlara bebeğin güçlü yanıtlar verdiği gözlenmiştir. Göz kapağı hareketleri de yine bu dönemde başlar. Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar kapalıdır. Gerçekte rahim içi mutlak karanlık değildir. Tıpkı sesleri geçirdiği gibi ışığı da geçirmektedir. Bu nedenle bebek gündüz ile geceyi rahatlıkla ayırt edebilir. Doğmamış bebeğe dışarıdaki ışığın sadece yüzde biri ulaşır. Ancak bu miktar doğmamış bebeğin renkleri algılaması ve belleğine kaydetmesi için yeterlidir. Özellikle kırmızı tonlar daha iyi algılanır. Eskiden sanıldığı gibi anne karnındaki bebek duyuları az gelişmiş bir canlı değildir. Aksine çok erken dönemlerden itibaren duyuları gelişmeye başlar ve çevresini tanıyarak hafızasında bilgileri depolar. Bu nedenle gerek ses, gerek ışık, gerekse dokunma gibi uyaranların bebeğe ölçülü olarak uygulanmasında fayda vardır.
Hertürlü kötülükten koruduğumuz ve hiçbir hastalığı yakıştıramadığımız çocuklarımızda da maalesef yetişkinlerde gördüğümüz pekçok göz hastalığını görebilmekteyiz. Bunlar katarakt, glokom (göz tansiyonu) , göz tembelliği, göz kapağı düşüklükleri, Prematüre Retinopatisi (ROP), Göz Tümörleri gibi çok ciddi olabildiği gibi enfeksiyon gibi basit hastalıklar da olabilir. Genelde göz kontrollerinde sıklıkla görülen miyopi, astigmatizma, hipermetropi gibi göz bozuklukları çocuk ve bebeklerde de sık olarak karşımıza çıkar.
Peki bu hastalıklar için risk faktörleri mevcut mudur? Sorusuna ise tabi ki evet olarak cevaplayabiliriz. Bunlar :Ailede kalıtsal göz hastalığı hikayesi, Hamilelikte ilaç kullanımı, Hamilelikte geçirilen ateşli bulaşıcı hastalıklar, prematüre doğum öyküsü, Küvez oksijen tedavisi hikayesi, Doğum şekli, Doğumdan sonra travma, kaza, düşme, Ateşli hastalık ve Havale öyküsü gibi durumlardır.
Normal bir gebeliğin ortalama uzunluğu yaklaşık 40 hafta (280 gün)dır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 36 haftadan erken doğumlar prematüre kabul edilmektedir.
Prematüre bebekler tam zamanında doğmuş bebeklere göre göz problemleri açısından daha fazla risk altındadır ve ne kadar erkense bu risk artmaktadır.
Göz dokuları 40 haftadan önce gelişimini tamamlamamıştır. Erken doğan bir bebekte özellikle küvez ve oksijen tedavisi alan bir bebekte periferik retina damar tabakası gelişimini tamamlayamadan durur ve gelişmemiş düzensiz damarlar oluşturur. Bu damarlar kanamaya meyilli damarlardır.
Prematüre retinopatisi retinanın normal dokusunun anormal kan damarları ve fibröz doku tarafından işgal edilmesine verilen isimdir. ROP retinada kötü yara iyileşmesi, retina dekolmanı ve sonunda kötü veya hiç görmemeye sebep olur. Bazı vakalarda tam körlük gelişir.
Tüm prematüre bebeklerin ROP riski vardır. Çok düşük doğum kilolu bebekler ek risk altındadır. Özellikle de bu bebekler hemen yüksek oksijen ortamına alınmak zorunda kaldıysa risk çok daha fazladır.
Tüm bebekler için göz muayenesinden geçmeleri şarttır. Ancak prematüre bebeklerde ise göz muayenesi bir zaruriyettir. Özel muayene yöntemleri ile retina muayenesi yapılmalıdır. Ve retinopati tespitinde lazer tedavileri gerekebilmektedir. Bu bebekler hayatları boyunca göz hastasıdır ve kontrolleri aksatılmadan yapılmalıdır.
Bebeklerde göz kayması çok önemli bir durumdur. Genelde görmeyen göz kayar. Bir gözün görmesinde özellikle erken çocukluk döneminde bozulma meydana gelirse genelde o gözde kayma oluşur. Bu durum bazen aileleri uyarması ve erken tedavi olanağı konusunda uyarıcı ve faydalı olabimektedir.
Özellikle bebeklik döneminde göz kaymasına neden olabilecek nedenlerin başında yüksek hipermetropi gelmektedir. Ve iki gözü birlikte odaklamayı başaramayan gözde kayma gelişir. Bu durum göz tembelliği ile neticelenir. Bazen kayma bir gözde olurken, bazı durumlarda her iki gözde de olabilmektedir. Genelde daha iyi gören göz tercih edilendir. Yeni doğan kataraktları kayma oluşturmadan önce genelde verdiği beyaz refle sayesinde tanınabilir ancak tanı konulmadığında ileri dönemlerde kayma nedeni olabilmektedir. Bir diğer konu göz arkası problemleridir. Bunlar içinde göz tümörleri önemli bir yer işgal etmektedir.Çocuklardaki göz tümörleri hızlı başlangıçlı olabilmekte ve gözde beyaz refleye neden olmaktadır. Özelikle fotoğraf çekimlerinde karşılaşılan göz bebeğindeki kırmızı refle normal iken, beyaz refle görülmesi anormal bir durum olarak kabul edilmektedir.
Bebeklerde kayma tedavilerinde ilk yapılacak olan sebebin tesbitidir. Öncelikle sebebi ortadan kaldırdığımızda sorun düzelebilmektedir ancak bebeklerde bu durum sıkıntılı bir sürece de neden olabilmektedir.
İlk 9 yaşa kadar göz hastalıkları açısından çocuğa yapılan yatırım çok önemlidir. Bu dönemde tedavi edilemeyen pek çok hastalık daha ileri yaşlarda tedavi edilemezken, işlevsel yetersizliklere neden olabilmektedir.
Ne zaman doktora başvurmalı bizim sık rastladığımız sorulardandır. Maalesef çocuklar ve bebekler az gördüklerini ifade edemezler çünkü farkında değildirler. Gözlerinde bir sorun olup olmadığı bir göz uzmanı tarafından muayene edilmeden farkedilemez ve geç tanı konulması tedavilerde gecikmeye ve göz tembelliğinden gözün kaybına kadar geniş bir alanda problemler yaratabilmektedir.
Erken tanı ve tedavi önemli çok önemlidir. İlk muayene doğumdan hemen sonra ilk 6 ay içinde yapılmalıdır. Bu dönemde olası bir konjenital katarakt, glokom, tümörler veya gelişimsel bozukluklar, gözyaşı kanal tıkanıklığı, şaşılık tanınabilir.
Yenidoğan bebekler ise bazen bu kanal tam oluşmadan doğarlar. Çoğunlukla tıkanıklık kanalın buruna açılması gereken noktadadır ve bu bölgede kanal ince bir zar ile kapalıdır. Yenidoğan bebeklerde bu durumla sıklıkla karşılaşılır. Çoğu bebekte doğumda bu olay farkedilemez. Sadece bazı yenidoğanda burun ile göz arasında, burun üzerinde bir yumuşak bir şişlik olarak gözlemlenebilir. Ancak çoğu bebek doğum anında normalken yaklaşık 2-4. Haftalarda gözde sürekli sulanma, çapaklanma ile kendini göstermeye başlar. Kese bölgesine basılmakla pürülan sıvı çıkışı görülebilir. Zamanla bu şikayetler artabilir ve genelde 1 yaşına kadar düzelen bir durumdur. İlk 1 yaş içine kanal rekanalize olursa ki bu % 90 gibi yüksek bir orandır; şikayetler tamamen geçer. Ancak 1 yaşından sonra kanalın kendiliğinden açılma ihtimali oldukça azalmıştır ve tıbbi yardıma ihtiyaç vardır.

Kanal tıkanıklığı olan yeni doğan bir bebek sahibi anne ve baba bize genelde şu şıkayetler ile gelirler:
‘’Doğumda hiç problem yoktu tamamen normaldi veya doğduktan sonra ki birkaç gün çapaklanma oldu ilaç kullandık geçmişti , hiç sorun kalmamıştı ancak yaklaşık 3.hafta – 1 aylıkken sulanmalar başladı. Artık sürekli çapaklanma oluşuyor. Sürekli temizlemek zorunda kalıyorum. İlaç kullanıyorum, geçer gibi oluyor ancak sonra tekrar başlıyor…’’
Çocuk 1 yaşına geldiğinde hala sulanma ve çapaklanma devam ediyorsa artık tıbbi müdahale düşünülmelidir. Özellikle 12- 18 ay arasında yapılacak basit bir girişim çok faydalı olacaktır. Bu sürede gerçekleştirilmeyen müdehalenin 2 yaşından sonraya geciktirilmesi fayda sağlamayacaktır. Bu nedenle kanal tıkanıklığı 1 yaşına kadar kendiliğinden düzelmemiş bir hastada mutlaka sondalama işlemi düşünülmelidir. Basınçlı lavaj sondalama öncesinde alt punktum kapatılarak üst punktumdan yapılır. Lavaj gerçekleşmediği takdirde sondalama işlemine geçilir. Her iki gözde de gözyaşı kanalları kontrol edildikten ve lavaj gerçekleştirildikten sonra işlem sonlandırılır. Genel anestezi ( maske anestezisi) altında yapılan bir işlem olup yaklaşık 5-10 dakika sürmektedir. Sonrasında hastaya göz için uygulayacağı antibiyotik damla ve burun içi kısmındaki tıkanıklık bölgesi için deniz suyu içeren burun spreyi verilmektedir. Eğer ilk uygulamada başarısız olunursa 2. bir sonda uygulaması daha yapılabilir.
Sondalama işlemi tecrübeli ellerde çok başarılı olan bir işlemdir. Ancak bazı durumlarda sondalama ile kanal açılır ancak kanalın iyileşmeye cevabı olarak tekrar kapanır, devam sağlanamaz. Bu durumda 2 yaş üzerindeki çocuklara silikon tüp uygulaması önerilmektedir. Tüp yaklaşık 2-6 ay yerinde bırakılır.
Tüm bu uygulamalar sonrasında başarı elde edilemeyen ve tıkanıklığın kemik düzeyinde olduğu olgularda daha kapsamlı bir cerrahi işlem olan dakriosistorinostomi düşünülmelidir. Bu operasyon için çocuğun yüz kemik yapısının geliştiği yaşlar seçilmelidir. Bu ameliyat zamanlanması semptomların şiddeti, hastanın ailenin sıkıntıları, enfeksiyon durumlarına göre karar verilmelidir.
Gelişen teknoloji sayesinde artık 1 aylık bir bebekte dahi astigmat varlığı, gizli şaşılık (mikrotropya) , yüksek hipermetropiler ve göz tembelliği yaratabilecek pekçok sorun kolay bir şekilde tanınabiliyor. Gelişmiş cihazlar sayesinde bebek ve küçük çocuklara korkutmadan belli uzaklıktan ölçümler yapabiliyoruz. Böylece çocuğu muayeneden korkutmadan, muayene olduğunu bile anlamadan tedavilerini gerçekleştirebiliyoruz.
Genellikle önerimiz bebek ve çocuklarda yıllık göz kontrolünden geçmektir. Ancak hastalık tanısı konmamış ve yıllık kontrole getirilmeyen çocuklarda ilk kontrolü 1 yaşına kadar yaptırdıktan sonra 2. Kontrol için uygun yaş 3 yaştır. Bu yaşta çocuğumuz artık bizimle iletişim kurmaya başlar, gösterdiğimiz hayvan resimlerine tepkiler verir ve görme yüzdesi belirlenebilir. Bu dönem bizim sıklıkla göz tembelliği rastladığımız ve tedavisini en iyi uygulayabildiğimiz bir dönemdir. Ağaç yaşken eğilir sözünün göz hastalıklarına çok güzel oturduğu bir dönemdir. Çünkü daha geç yaşlarda karşılaştığımız göz tembelliklerinin tedavileri daha zordur, tedavi yaşı ne kadar geç ise başarı o kadar düşüktür.
3. muayene zamanı ise hemen okul öncesi dönemdir. Bu dönemde karşılaşılan göz rahatsızlıkları çocukların görmelerini oldukça çok etkiler. Okul çağı çocuklarında ders başarısında düşüklük, çabuk sıkılma, derslere ilgisizlik, dikkat dağınıklığı, tik oluşturma gibi durumlar sıklıkla göz bozukluğu ile alakalıdır.
Sonuç olarak bir problem sorun olduğunu düşünmesek bile çocuklarımızı yılda bir kere göz hastalıkları uzmanı tarafından muayene ettirmeliyiz. En uygun zaman okul döneminin başladığı aylardır. Çocuklar az gördüklerinin farkında değildirler ve doğru zamanda yapılmayan tedaviler göz kayıplarına neden olabilmektedir.
Çocuklarımızın gözleri geleceğimizin garantisidir.

Bebeklerde göz kayması

Genelde görmeyen göz kayar. Bir gözün görmesinde özellikle erken çocukluk döneminde bozulma meydana gelirse genelde o gözde kayma oluşur. Bu durum bazen aileleri uyarması ve erken tedavi olanağı konusunda uyarıcı ve faydalı olabimektedir.
Özellikle bebeklik döneminde göz kaymasına neden olabilecek nedenlerin başında yüksek hipermetropi gelmektedir. Ve iki gözü birlikte odaklamayı başaramayan gözde kayma gelişir. Bu durum göz tembelliği ile neticelenir. Bazen kayma bir gözde olurken, bazı durumlarda her iki gözde de olabilmektedir. Genelde daha iyi gören göz tercih edilendir. Yeni doğan kataraktları kayma oluşturmadan önce genelde verdiği beyaz refle sayesinde tanınabilir ancak tanı konulmadığında ileri dönemlerde kayma nedeni olabilmektedir. Bir diğer konu göz arkası problemleridir. Bunlar içinde göz tümörleri önemli bir yer işgal etmektedir.Çocuklardaki göz tümörleri hızlı başlangıçlı olabilmekte ve gözde beyaz refleye neden olmaktadır. Özelikle fotoğraf çekimlerinde karşılaşılan göz bebeğindeki kırmızı refle normal iken, beyaz refle görülmesi anormal bir durum olarak kabul edilmektedir.
Bebeklerde kayma tedavilerinde ilk yapılacak olan sebebin tesbitidir. Öncelikle sebebi ortadan kaldırdığımızda sorun düzelebilmektedir ancak bebeklerde bu durum sıkıntılı bir sürece de neden olabilmektedir.
İlk 9 yaşa kadar göz hastalıkları açısından çocuğa yapılan yatırım çok önemlidir. Bu dönemde tedavi edilemeyen pek çok hastalık daha ileri yaşlarda tedavi edilemezken, işlevsel yetersizliklere neden olabilmektedir.

Çocuklarda Görme Bozukluğu Okul Yaşantısını Ve Öğrenmesini Etkiler mi ? Neden ?

Göz hastalıkları ve görme bozuklukları çocukluk çağında ayrı bir öneme sahiptir. Bu dönemdeki bozukluklar çocuklarda göz tembelliğine neden olurken geç tanı nedeniyle tedavi edilemez boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır. Okul çağındaki çocuklarda görme bozuklukları okul yaşantısı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Uzağı görme sorununa neden olan miyopi bozukluğunda çocuk tahtada yazılan bilgileri göremediğinden algılaması zorlaşır. Tahtayı göremediği için arkadaşının notlarından bilgi edinmeye ve onun yazdıklarına bakmaya çalışır. Bu tutum derslerde geri kalmasını, dikkat dağılmasını ve öğretmeni ile olumsuz olaylara neden olmaktadır.
Astigmat ve hipermetropi bozuklukları olan okul çağındaki bir çocuk ise baktığı bir yere uzun süre odaklanamaz ve çabuk sıkılmaya başlar. Derslere karşı ilgisi azalır. Ders çalışmak istemez. Yaptıkları özensizdir. Kitap okumalarda satır atlamaları olur. Ayrıca daha iyi görebilmek için aşırı kas yorgunluğu nedeniyle göz tikleri geliştirebilmektedirler.
Bu konuda önerimiz hiç bir sorun olmasa bile yılda bir kez çocukların göz kontrolünden geçirmeleri gerektiğidir. Çocuklar görmediklerini anlamazlar ve anlatamazlar, çevredeki büyükler bu konuda ilgisiz kalırlarsa okul başarılarında önemli sorunlar meydana gelebilir. Göz sağlığı ve sağlıklı görme okul başarısında birebir etkili olan çok önemli bir durumdur.
Çocuklarda sık olarak görülen ve en önemli olan göz hastalığı tıp dilinde ambliyopi olarak adlandırılan göz tembelliğidir. Göz tembelliği; gözde herhangi bir sorun olmadığı ancak gözün görmesinin herhangi bir nedenle engellendiği durumlarda çocuk gözünün geri kalması, görmeyi öğrenememesi olarak açıklanabilir. Bu sorun çocuk yaşlarında yani 9 yaşından önce tanınabilinirse tedavi edilmesi çok daha kolaydır. Ancak aile çocuğunu doktora götürmez ise hastalığın tanısı gecikir ve tedavide geç kalınmış olunur. Çocuk ne kadar küçük ise göz tembelliğinin tedavisi de o kadar başarılıdır.
Çocukların görmediklerini ifade etmekte zorlanmaktadırlar. Ve göz tedavileri eksik kalmakta ve derslerde başarısızlıklar sanki öğrenme zorluğu varmış olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genelde görmek için 2 gözümüzü kullandığımızdan tek gözde görme azlığı göz tembelliği var ise bu durumun farkedilmesi zordur. Ve bu durum hastalığın ilerlemesine neden olmaktadır. İyi göremeyen çocuk çevreden gelecek zararlara karşı açıktır. İyi göremediği için darbeler ve düşmelerle daha sık karşılaşır.
Bazen ise çocukta dikkat eksikliği olduğu düşüncesiye farklı tedaviler yapılmaktadır. Aslında sebebin bir görme bozukluğu olabileceği akla gelmelidir. Bu konuda ailelerin ve çocuklarla uğraşan kurumların dikkat etmeleri özellikle önemlidir. Çabuk sıkılan, dikkat eksikliği olduğu düşünülen çocukların mutlaka göz kontrolünden geçirilmesi gerekmektedir.
Dikkat eksikliği tanısı ile okul yaşamına geç başlamış, gereksiz yere özel tedaviler yapılmış, en son ve geç olarak görme bozukluğu tanısı almış çocuklar ile karşılaşmaktayız. Çocuk göz hastalıklarının tanısı ve tedavisi çok önemlidir.
Tabi ki göz muayenesini yenidoğan bebekte ve belli yaştaki çocuklarda aşı takvimi gibi yapılması zorunlu muayeneler listesine ekleyebilirsek çok daha etkili bir adım atmış olacağız.
Çocuklar göremediklerini ifade edemezler. Bu nedenle her çocuğun hiçbir problemi olmasa dahi görme bozukluğu açısından kontrol edilmelidir.
Çocuklarımızın gözleri geleceğimizin garantisidir.

Çocuklarda göz bozuklukları genetik mi ?

Bir çocuğa baktığımızda hemen annesine mi yoksa babasına mı benziyor diye düşünmeden edemiyoruz.Genelde anne babaya benzerken bazende aile içinde daha uzak bir akrabaya da benzetebilmekteyiz. Hastalıklar da bunun gibidir. Anne babada olan bir hastalık çocukta ortaya çıkabilir. Bazen ise anne baba hatta büyük anneler büyük babalar bile sağlıklı iken kuzendeki, uzak bir akrabadaki hastalığın bir benzeri çocukta görülebilmektedir.
Tüm bunlar genetik nedenlerle açıklanmaktadır. Tüm genetik bilgilerimizin taşındığı kromozomlardaki özellikler sonraki nesillere aktarılmaktadır.
Ailede yüksek miyopi varlığı çocuklarda erken yaşlarda miyopi gelişmesine ve ilerlemesine neden olmaktadır. Bu nedenle ailede miyopi olan kişilerin çocuklarına miyopi gelişmesini geciktirebilmek amacıyla önerilerde bulunabilmekteyiz.
Ailede astigmat varlığında çocukta da olma ihtimali hayli yüksektir. Bu konuda astigmatı azaltmak amacıyla yapabileceğimiz bir şey yoktur. Genetik olarak kodlandıysa göz rengi gibi değiştirmek mümkün değildir.
Ailede hipermetropi ve göz tembelliği öyküsü var ise çocukluk çağında en önemli sorunlardan bir tanesidir. Akrabalarda göz tembelliği nedeniyle tedavi alan kişi varlığı bizim çok daha şüpheci olarak çocuğa yaklaşmamıza ve takip sıklıklarını artırmamıza sebep olmaktadır. Aile anamnezinin iyi alınması ile bu sayede erken tanı ve tedavi ile göz kayması ve göz tembelliklerinin önüne geçilebilinmektedir.
Ancak çocukta bir hastalık olması için ailede mutlaka birilerinde hastalık olması koşulu yoktur. ailede ve akrabalarda hiçbir sorun hastalık yokken de çocukta birçok hastalık görülebilir. Bu nedenle ailede bir sorun olmasa da çocuklar mutlaka göz muayenesi olmalıdırlar.

Çocuklarda Göz Çapaklanması

Kış aylarının soğukluğunu hissettiğimiz şu aylarda çocuklarda göz çapaklanmasına sıklıkla rastlamaktayız. Bu durum Vücut direncinin düşmesi ve gribal semptomların yoğun olarak görüldüğü bu aylarda vücuttaki enfeksiyöz durum sebebiyle çocuklarda gözlerde kanlanma, özellikle sabahları kapakların yapışması ile kendini göstermektedir. Soğuk havalar nedeniyle kapalı mekanların daha çok tercih edildiği durumlarda damlacık yoluyla ve temasla bulaşan konjonktivit hastalığı gözlerde çapaklanma ile genelde bulaşıcıdır.
Okul ortamlarında kolaylıkla bulaş göstermektedir. Genelde sabahları yoğun çapaklanma ile gözlerde kirpiklerde yapışma olmaktadır. Gözde değişen derecelerde kızarıklık olur. Batma ve yanma olmakla birlikte bazı durumlarda görmede zorlanma görülebilmektedir.
Bu şekilde rahatsızlıkları olan çocuklar bulaştırma olmaması için genelde rapor ile birkaç gün ev istirahati ile dinlendirilebilir. Mutlaka göz doktor muayenesi olarak gerekli tedaviler yapılmalıdır. Muayene olmadan eczaneden ilaç alıp kullanmak tehlikeli durumlara yol açabilmektedir. Hastalıktan korunmak ve tekrar bulaşları engellemek için eller sık sık yıkanmalı ve gözlere temastan kaçınılmalıdır. Özellikle kapalı ve ortak kullanım alanlarında el göz temasına dikkat edilmelidir. Enfekte olan gözlerinde sulanma çapaklanma olan kişilere dikkat edilmelidir. Aynı ev ortamında yaşayan kişilerde farklı havlu kullanmaya dikkat edilmelidir.
Kendilerini korumada genelde yetersiz kalabilen çocuklarımızı konjonktivit hastalığından korumak için el yıkamanın öneminden oldukça sık bahsetmeliyiz.

Çocuklarda Göz Kayması

Bebekler doğduğunda görme yetişkin bir insanın görmesi düzeyinde değildir. Göz ve beyin arasındaki ilişkinin yapılanması ve görme iletisinin oluşması zamanla tamamlanır. Bu dönemde bebeklerde ara ara olan fiksasyon kayıpları ve kaymalara rastlanılabilinir. Ancak kayma süreklilik gösteriyorsa bu durum önemsenmelidir. Bebeklerde gözde kayma nedenleri içinde pekçok hastalık sayılabilir.Bunlar içinde sık olarak rastlanılan sorunlar, göz katarakt hastalığı, görme merkezi hastalıkları, göz kas hastalıkları, miyop-hipermetrop-astigmat bozuklukları, göz tümörleri ve sendromlar sayılabilir.
Çocukluk döneminde oluşan göz kaymaları ise çok özel bir durumdur. Genel kanı olarak görmeyen göz kayar. Bu nedenle bebeklikte olmayan çocukluk döneminde ortaya çıkan kaymalarda öncelikle dikkatli bir muayene yapılmalıdır. Çoğunlukla sebep göz refraksiyonu bozukluklarından hipermetropidir. Yüksek hipermetropisi olan gözde oluşan görüntü bulanık olarak oluşur. Bu nedenle beyin ile göz arasındaki ileti yavaşlar. Beyin iyi gören gözü dominant olarak kabul ederken , az gören gözü ihmal etmeye başlar. Bu durumda beyin ile ilişkisi kesilen gözde görme seviyesi azalarak göz tembelliği oluşur. Bu durumda gözde kayma başlar ve bu durum ebeveynlerin dikkati çeker. Ancak bazen gözde tembellik oluşmuş olsa da gözde kayma olmayabileceğinden dolayı kayma rahatsızlığı olmayan çocukların gözlerinin sağlıklı olacağı şeklinde yanlış bir kanıya düşmemek gerekir.
Gözde kayma rahatsızlığı olan bebek ve çocuklarda ilk yapılacak olan ayrıntılı bir göz muayenesidir. Kaymaya neden organik bir yapısal sorundan kaynaklanıyor ise sorun ameliyat ile tedavi edilmelidir. Ancak sorun refraksiyon bozukluğu sebebiyle ise tedavi hemen ameliyat olmamalıdır. Öncelikle gözlük tedavisi ve kapama ile göz belli bir görme düzeyine getirilmeli, gözlüğe rağmen kayma devam ediyor ise o zaman ameliyat düşünülmelidir.
Çocuklarımız geleceğimiz ise Çocuklarımızın gözleri geleceğimizin garantisidir. Görmenin ilk 9 yaşta gelişmesini tamamladığını tekrar hatırlatarak çocukluk çağında hiçbir sorun olmasa da çocuklarımızı belli aralıklarla muayene ettirmemiz gerektiğini vurgulamak isterim.

Çocuklarda göz sağlığı üzerinde aile etkisi var mıdır ?

Göz sağlığı konusunda son yıllarda daha bilinçli olsak da ileri yaşlara kadar görme azlığının farkında olmadan hayatını sürdüren kişiler ile sık olmasa da karşılaşmaktayız. Teknolojinin gelişimiyle birlikte gözlerimizi daha çok kullanmak zorunda kalmamız nedeniyle görme bozuklukları tanı almakta artık daha kolaylaştı. Ancak çocukluk döneminde göz muayenelerinde hala çok büyük ihmaller yaşanmaktadır. Genelde olan görüş; çocuklarda görme bozukluklarının olmadığı ve okul çağı öncesinde çok belirgin bir sorun yok ise göz muayenelerinin yapılması gerekmediğidir ve bu çok büyük bir yanılgıdır. Yetişkinlrde olabilen her göz hastalığı bebek ve çocuklarda olabilmektedir. Bunlar katarakt, göz tümörü, göz tansiyonu, hipermetropi, astigmatizma gibi geniş yelpazede sıralanabilir. Hatta çocuk özellikle bir rahatsızlık dile getirmez ise veya öğretmen tarafından farkedilen bir sorun olmadı ise muayene yaşı çok daha geç dönemlere bırakılmaktadır.
Bebek ve çocuk göz muayenelerinde aile etkisi çok önemlidir. Bir bebeğin veya çocuğun görüp görmediği ve görmesinin ne kadar sağlıklı olduğunu muayene etmeden anlamak mümkün değildir. Ve bu muayene göz doktorlarınca yapılmalıdır. Yani belli aralıklarla çocuk doktoruna götürülerek yaptırılan muayenedeki göz sağlığı kontrolü çok doğru ve yeterli değildir. Eksiklikler doğurabilir ve sonuçta geri dönüşümü olmayan problemlere yol açabilmektedir. Burada yapılması gereken bir bebek doğumdan sonraki ilk 6. ayda genel bir göz kontrolü için göz doktoruna muayene ettirilmelidir. Bu dönemde sonra yıllık kontrollerin önemi büyüktür. İlk 9 yaş bir çocuğun göz sağlığı açısından altın dönemidir. Bu dönemde farkedilen göz problemleri daha kolay tedavi edilmekte ve göz tembelliği oluşumu engellenebilmektedir. Yıllık kontrole götürülemeyen çocuklarda okul çağı öncesi en azından 3 muayene seansı mutlaka yapılmalıdır. Bunlar ilk 6 ay, 3 yaş ve 5,5 yaş dönemleridir.
Bilinçli ebeveynler ile hastalıkların erken tanı ve tedavileri mümkün olabilmektedir.

Çocuklarda göz sağlığı

Çocuklar göremediklerini bilemezler, gözlerinin iyi görüp görmediklerinin farkında değillerdir. Burada görev biz ebeveynlere düşmektedir. Hiç bir problemi , hastalığı olmasa da her çocuğun belirli dönemlerde göz doktoru kontrollerden geçmesi gerekmektedir.
İşitme testi , kalça çıkığı gibi kontrollerin her çocukta doğum sonrası kontrolünün zorunlu olduğu ülkemizde göz kontrollerinin de zorunlu olarak yapılması gereken koruyucu sağlık hizmetleri içine konulması kesinlikle gereklidir. Çünkü çocukların gözleri ilk doğduklarında gelişmelerini tamamlamamıştır. Ben bu yaştaki çocukların gözlerini yumuşak bir hamura benzetiyorum. Ve bu süreç 9 -10 yaşa kadar devam eder. Bu dönemde göze sağlıklı bir durum kazandırılırsa daha iyi gören , daha sağlıklı çocuklar ile gören, öğrenen bir toplum kazanabiliriz. Bu konuda sağlık müdürlüğüne projeler sunmuş bulunmaktayız.
Okul çağına gelmiş ancak göremediği için öğrenemeyen bir çocuk hiperaktifite bozukluğu, ya da ilgisiz -tembel çocuk olarak nitelendirilirken bazen bu durumda sene kaybı bile yaşanabilmektedir. Bazen çocuk ortaokul yaşlarına geldiğinde göremediğinin farkına kendisi varır ancak artık o yaşlar geç kalınmış yaşlardır.
Bu sebeple doğumdan sonra ki ilk 6 ayda bebeğin bir göz doktoru tarafından ilk muayenesi yapılmalıdır. Sonraki yıllarda da yılda bir kez kontrol muayeneleri yapılmalıdır.
Umuyorum ki önümüzdeki yıllarda çok da geç olmadan korucu hekimlik yapılması gereken kontrollere zorunlu göz muayenesi de eklenir. Bunun olması için farkındalık çalışmalarımıza severek ve umutla devam edeceğiz.

Sağlıklı gören çocuk sağlıklı gelecek demektir.
Çocuklarımız geleceğimiz ise çocuklarımızın gözleri geleceğimizin garantisidir.

Çocuklarda göz tembelliği

Çocuklar göremediklerini ifade edemezler. Bu nedenle her çocuğun hiçbir problemi olmasa dahi göz hastalıkları hekimince muayene edilmesi gereklidir.
Çocuklarda sık olarak görülen ve en önemli olan göz hastalığı tıp dilinde ambliyopi olarak adlandırılan göz tembelliğidir. Göz tembelliği; gözde herhangi bir sorun olmadığı ancak gözün görmesinin herhangi bir nedenle engellendiği durumlarda çocuk gözünün geri kalması, görmeyi öğrenememesi olarak açıklanabilir. Görmeyi engelleyen neden göz kapak düşüklüğü, gözde hipermetrop ya da astigmatizma bozukluğu ya da şaşılık olabilir. Bu durumlar çok önemlidir. Çünkü asıl sorunu düzelttiğimizde göz tembelliğini de engelleriz ve tedavi edebiliriz. Bu sorun çocuk yaşlarında yani 9 yaşından önce tanınabilinirse tedavi edilmesi çok daha kolaydır. Ancak aile çocuğunu doktora götürmez ise hastalığın tanısı gecikir ve tedavide geç kalınmış olunur.
Çocuk ne kadar küçük ise göz tembelliğinin tedavisi de o kadar başarılıdır.
Göz tembelliği olan bir çocuğun tedavisinde öncelikle tembelliğe sebep olan etken saptanmalıdır. Bu çoğunlukla hipermetropi olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle göz bozukluğuna neden olan sebep uygun gözlükle düzeltilmelidir. Daha sonra kapama tedavisi planlanmalıdır. Kapama tedavisinde kapama mutlaka gözlük altından olmalı ve kesinlikle gözü tamamen örtmelidir. Işık dahi geçirmeyecek şekilde örtülen göz görme işlevi yapamadığı için göz tembelliği olan diğer göz çalışmaya zorlanacak ve görme düzeyleri yükselecektir. Ancak burada etkili kapama çok önemlidir. Çünkü açıkta olan göze çalışmasını sağlayacak uyarılar yeteri kadar verilmelidir. Etkili kapamada aile birlikte vakit geçirerek özellikle yakın çalışmalar yapılmalıdır. Kapama süreleri çocuğun yaşına ve göz tembelliğinin derinliğine göre değişmektedir. Bu durum göz doktoru tarafından iyi bir şekilde değerlendirilerek aileye hangi göz kaç saat kapanması gerektiği ayrıntılı olarak anlatılmalıdır.
Şaşılık olduğu durumlarda öncelikle göz tembelliği tedavi edilmeli, daha sonra şaşılık ameliyatı planlanmalıdır. Göz tembelliği tedavi edilmeden yapılan ameliyatlarda gözde yeniden şaşılık gelişimleri olabilmektedir.
Göz tembelliğine sebep olan durum göz kapağı düşüklüğü olduğu durumlarda ise hiç vakit kaybetmeden göz kapak ameliyatı ile göz optik aksı açılmalıdr.

Çocuklarda katarakt olur mu neden olur ?

Çoğunlukla ileri yaşlarda yani 60’lı yaşlarda görülen katarakt bebeklik çağlarında da görülebilir. Bebeklik çağında görülen katarakt doğuştan olabildiği gibi hayatın ilk yıllarında da ortaya çıkabilir.
Doğumda ortaya çıkan katarakt konjenital katarakt olarak adlandırılır ve annenin gebelik döneminde geçirmiş olduğu enfeksiyon, gebelikte kullandığı ilaçlar başlıca nedenlerdir. Ancak bazen de hiçbir neden olmadığı halde bazı çocuklarda yine de “doğuştan katarakt”a rastlanabilir.
Bebek ve çocuklarda olan katarakt yoğun olduğunda dışarıdan bakıldığında dikkatli ebeveynler tarafından farkedilebilir. Ancak çok yoğun olmadığında farkedilmesi zordur.
Belirtileri arasında sayabileceğimiz özellikler olarak; Bir göz bebeğinin diğerinden farklı olması; Katarakt olan gözün beyaz ve donuk renkte olduğu görünebilir. Diğer bir özellik ise; Göz kayması ( şaşılık ); Özellikler bebeklik çağlarında ortaya çıkan göz kaymalarında esas nedenin “Konjenital Katarakt” olabileceği unutulmamalıdır.
Bebek ve çocuklarda katarakt varlığının en büyük zararı göz tembelliği yapabilmesidir. Bu nedenle erken tanı ve erken tedavi ile göz tembelliği önlenebilir.
Kataraktın tek tedavi yöntemi cerrahidir. Ameliyatın ne zaman olması gerektiği ancak; kataraktın yoğunluğuna, tek veya çift taraflı olmasına göre detaylı bir göz muayenesinden sonra göz uzmanı tarafından karar verilir; Bütün kataraktlar aynı şekilde olmaz. Genelde bütün lensin bulanıklaşması şeklindedir. Diğerlerinde ise sadece bir bölümde oluşup sonra lensin diğer bölümlerine yayılmaya başlar. Kataraktın gelişmesi yıllar alırken, bazı durumlarda ise bir kaç ay sürebilir. Katarakt iki gözde de aynı anda ama farklı oranda gelişebilir.
Doğuştan Kataraktlı çocukların yaklaşık %25 – 50’ sinde Katarakt ile birlikte göz tansiyonlarının olabileceği de unutulmamalıdır!

Çocuklarda Miyop

Okul çağı çocuklarında sıklıkla karşılaşılan bir görme bozukluğu hastalığı miyopidir. Miyopi uzak görme sorunlarının başında gelmektedir. Genelde çocuk tahtadaki yazıları göremezken bu durum derslere ilgisiz ve anlama bozukluğu olarak algılabilmektedir. Ve çocuk daha iyi görebilmek için gözlerini kısarak ve göz kaslarını zorlayarak daha iyi görmeye çalışır. Sosyal ilişkilerde de etkili olan bu durum karşıdan gelen bir insanı tanıyamamaya da neden olur.
Tahtayı görmede zorlanan çocuk dersi anlamakta da zorlanmaktadır. Yazılanları görebilmek için arkadaşının defterinden izlemeye başlar. Bu durum sağlıksız öğrenmeye sebep olmaktadır.
Çocuk ön sıralarda oturduğunda bu durum daha az rahatsız edici olsa da yine de tedaviye ihtiyaç vardır.
Miyopi hastalığının tedavisi çocukluk döneminde gözlük kullanımıdır. Çocuğun göz problemine uygun bir gözlük verildiğinde görme netleşir ve algı artar. Bazı aileler çocuklarının göz rahatsızlığını ve gözlük kullanma gerekliliği olmasını kabul edemeyerek gözleri daha da tembelleşir diyerek çocuklarının gözük kullanmasını istememektedirler. Veya bize en sık sorulan soru olarak ''gözlük takıldığında gözü iyileşir mi’’ ile karşılaşmaktayız. Gözlük miyopi tedavisinde iyi görmeyi sağlayan bir araçtır. Takıldığında çocuk iyi görür, çıkardığında göremez. Çocuğun yaşı büyüdükçe genelde göz numarası da büyür. Bu büyüme gözlük kullanımı ile gözde oluşan bozulma değildir. Miyopi hastalığı okul dönemi çocuklarında genelde ilerleme gösterir.
Bu konuda önemli bir uyarı da yapmak isterim. Bu uyarı genelde doktorlar tarafından söylenmesi atlanılabilir. Miyopi hastalığı olan çocuk uzağı göremez yani yakın görme ve okumada bir sorun yoktur. Eğer miyopi rahatsızlığı çok yüksek numaralarda değil ise ve ek astigmat problemi yok ise çocuk evde ders çalışırken ve kitap okurken gözlüğünü takmamalıdır. Yakın okumalarda; miyopi hastalığında zorlanma olmaz iken, gözlük takıldığında gözlere aşırı bir uyarı neticesinde gözlük numaralarında ilerleme olabilmektedir. Bu konu çok açık ve net bir şekilde anlaşılması gereken bir durumdur. Basit ve sade Miyopi hastalığı olan bir çocuk okul ortamında , TV izlerken gibi yani uzak bakış gereken durumlarda gözlüğünü takmalı ; yakın okuma durumlarında gözlüğünü çıkarmalıdır.
Gözlük kullanan miyop bir çocuk 6 ayda bir mutlaka göz hekimince muayene olmalıdır. Göz numaraları değişiminde ve gözlük camı çizilmelerinde mutlaka yeni gözlük yaptırılmalıdır.

Doğuştan tek gözü olmayanlar, göz kayıpları.. , göz nakli mümkün müdür ?

Her iki gözün birlikte çalışması sayesinde beyin bakılan cismin büyüklüğünü, uzaklığını, derinliğini üç boyutlu olarak algılar. İki göz ile bakılsada cisim tek olarak algılanır. Her göze ait bir görme alanı mevcuttur. Beynimiz sayesinde bu iki görme alanı birleştirilir. Çeşitli sebeplerle bir gözün olmadığı, kaybedildiği durumlarda algılama bozulur. Bu durum çocukluk döneminde ise daha kolay tolere edilir. Doğuştan veya bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde göz kayıpları olduğunda kişinin çevreyi algılaması anlaması buna göre düzenlenir ve çok fazla zorlanmadan hayatını devam ettirebilir. Ancak yetişkin dönemlerde göz kaybı yaşandığında hastanın uyumu daha zordur. Araba kullanması zorlaşır. Yürürken gözünün olmadığı tarafta darbeler sakarlıklar yaşayabilir.
Anne karnında yaşanan olumsuzluklar nedeniyle göz yapısı hiç gelişmemiş veya bozuk gelişmiş olarak doğan bebeklerde başka bir sorun ile daha karşılaşılır. Aynı sorun erken çocukluk döneminde de göz kaybını yaşandığı hastalarda da olmaktadır. Çocuk büyürken yüz kemikleri de büyümektedir. Gözün içinde bulunduğu orbita kemiklerinin büyümesi de göz büyümesi ile doğru orantılıdır. Bu dönemde göz küresinin olmadığı veya küçük olduğu çocuklarda yüzde asimetriler olabilmektedir. Bu asimetrik sorunlardan korunmak için çeşitli önlemlere ihtiyaç vardır.
Göz küresinin olmadığı veya bozuk olduğu durumlarda soket implantlar yapılmakta ve üzerine diğer göze uygun protez gözler yerleştirilebilmekteyiz. Kişiye özel tasarlanan bu protezler ile hastalarımızın görünümleri daha doğal ve daha kabul edilebilir olmaktadır.
Göz küresinin yeterli büyüklükte olduğu ancak geçirilen hastalıklar nedeniyle şeklinin ve renginin bozuk olduğu durumlarda prostetik lensler sayesinde görünüm düzeltilebilmektedir.
Günümüzde birçok organın nakli olabilmekte iken total göz küresi nakli henüz mümkün değildir.

Prematüre Retinopatisi

Normal bir gebeliğin ortalama uzunluğu yaklaşık 40 hafta (280 gün)dır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 36 haftadan erken doğumlar prematüre kabul edilmektedir.
Prematüre bebekler tam zamanında doğmuş bebeklere göre göz problemleri açısından daha fazla risk altındadır ve ne kadar erkense bu risk artmaktadır.
Göz dokuları 40 haftadan önce gelişimini tamamlamamıştır. Erken doğan bir bebekte özellikle küvez ve oksijen tedavisi alan bir bebekte periferik retina damar tabakası gelişimini tamamlayamadan durur ve gelişmemiş düzensiz damarlar oluşturur. Bu damarlar kanamaya meyilli damarlardır.
Prematüre retinopatisi retinanın normal dokusunun anormal kan damarları ve fibröz doku tarafından işgal edilmesine verilen isimdir. ROP retinada kötü yara iyileşmesi, retina dekolmanı ve sonunda kötü veya hiç görmemeye sebep olur. Bazı vakalarda tam körlük gelişir.
Tüm prematüre bebeklerin ROP riski vardır. Çok düşük doğum kilolu bebekler ek risk altındadır. Özellikle de bu bebekler hemen yüksek oksijen ortamına alınmak zorunda kaldıysa risk çok daha fazladır.
Tüm bebekler için göz muayenesinden geçmeleri şarttır. Ancak prematüre bebeklerde ise göz muayenesi bir zaruriyettir. Özel muayene yöntemleri ile retina muayenesi yapılmalıdır. Ve retinopati tespitinde lazer tedavileri gerekebilmektedir. Bu bebekler hayatları boyunca göz hastasıdır ve kontrolleri aksatılmadan yapılmalıdır.